ELEŞTİRİ Mİ? YOK ETMEK Mİ?

ŞEYMA CEVHER

     Günümüzde sadece yazınsal olarak değil, sözel olarak da çok fazla maruz kaldığımız eleştirinin ne amaçla yapıldığı dikkatlice ele alınmalıdır. İnsanı ve görüşünü toplumdan silmek amacı güden eleştirilere kulak kabartmak aptallık olur. Kusur bulmak kolaydır. İnsanın kusursuz iş yaptığına inanmak kendini kandırmaktır. Eleştiride önemli kısım yüzdelerdir. Ne miktarda yarar ve zarar sağladığını göz önünde bulundurmak gerekir. Eğer sebep olacakları büyük oranda zarara uğratacaksa yok edilmeye değil, iyileştirmeye gidilmelidir. Çünkü bir şeyin bütünü zarar olmadığı gibi bütünü yarar da değildir. Anlayacağınız eleştirmenlik, incelik isteyen sistematik bir iştir.

     Eleştiri, yapıldığı insan veya görüşe göre sosyolojik, ekonomik, siyasal vb. sorunların değerlendirilmesine ve düzeltilmesine sebep olabilir. Eğer yerine konulan bir düşünceniz yoksa eleştiri anlamını yitirir. Çünkü başta dediğimiz gibi yok etmeye dayalı değil, onarmaya yönelik olmalıdır. Üslup kısmı da, çoğu zaman göz ardı edilen tarafıdır. Sert veya yumuşak diye ayırmaktan bahsetmiyorum. Bilge eleştirmen; kişiyi, zamanı, konuyu ve bulunduğu konumu düşünerek eleştirir. Bazı konular sert eleştiriyi hak eder. Tarihte görüldüğü gibi ilk çağlardan itibaren; deneme, yanılma ve diğer uygarlıkların yaptığı hataları tekrar etmemek için eleştiri veya özeleştiri yapmışlardır. Çünkü birçok düşünce ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır.

     Mesela İstanbul, birçok padişah döneminde fethedilmeye çalışılmıştır. Fatih’in surlar için top ve karadan gemi yürütme düşüncesi, önceki denemelerin yanlışları göz önünde bulundurularak alınmış bir karardır ki nitekim başarıyla sonuçlanmıştır. Ee “El elin ölçüsüdür” sözü boşuna atasözü olmamıştır. Son olarak, bence iyi düşünülmüş bir eleştiri, insanın ve düşüncenin gerçek kabiliyetini ortaya çıkarır. Önemli olan kısım ise eleştiren ve eleştiriye maruz kalan kişinin, olaya nereden baktığı ile alakalıdır.